2 Mayıs 2016 Pazartesi

Divan Edebiyatı ve Sosyal Hayat

Bu tür yazılara genel olarak, bu konu başlıklarının aslında bir araştırma konusu olacak kadar hacimli konular olduklarını belirterek giriyorum ve bunu belirtmenin de doğru olduğunu düşünüyorum. Böyle yaparak hem tabiri caizse ukalalık yapmamış sayıyorum kendimi hem de bu blog sayfasının sadece ama sadece benim kişisel görüşlerimi içeren bir sayfa olduğunun tekrar tekrar altını çizmiş hissediyorum kendimi.

Konumuza gelecek olursak, divan edebiyatı dediğimiz klasik Türk edebiyatımız, genel olarak bilindiği kadarıyla, yaşamdan uzak, sadece ilahi ve mecazi aşkı, baharı, şarabı vs. konuları ele alan bir edebiyat olarak algılanmaktadır. Doğrusunu söylemek gerekirse belli bir zamana kadar ben de böyle görüyordum. Ancak bir süredir, yani okuyup olayın özünü kavrayınca aslında hiç de öyle olmadığını gördüm. Divan edebiyatı şairlerimiz, hayatın genel akışında yer alan unsurları şiirlerinde benzetme unsuru ile kullanarak aslında o dönemin yaşantısı ile ilgili de bilgiler verip aslına bakılırsa tarihi bir görevi yerine getirmişlerdir diyebiliriz.

Örneğin, çeşitli batıni inançlara mensup insanların kıyafetleri, yaşam tarzları, diğer taraftan falcılar, müneccimler, remmaller yani kum falcıları ve esnafa ait bilgiler gibi içerikler daha çok benzetme unsurları ile şiire yansıtılıp biraz önce de ifade ettiğim gibi tarihi bir görev de üstlenmiştir diyebiliriz şairler için ve aslında iyice okunduğunda, incelendiğinde divan edebiyatının hayattan kopuk bir edebiyat olmadığını görebiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder