7 Mayıs 2016 Cumartesi

Edebiyat ve Sosyoloji ilişkisi üzerine

Edebiyat ve sosyoloji yani toplum bilim, liselerde ve daha derinlemesine ve kapsamlı olarak üniversitelerde okutulan, öğretilen iki ana dal. İkisinin de kendi içlerinde müthiş bir derinliğe sahip başlıklar olduğu aşikar. Ancak, bu iki büyük ana başlığın, birbiri arasında nasıl bir ilişki var? İşte bu blog yazısında kabaca bir şekilde bunu biraz olsun irdelemeye ve kendi düşüncelerimi satırlara dökmeye çalışacağım. Tabii daha çok sosyolojinin edebiyata etkisi üzerine olan düşüncelerimi...

Yazının giriş kısmını bu şekilde yaptıktan sonra gelişme kısmında direkt bir şekilde girmek istiyorum. Edebi türlerde, ama daha çok romanlarda toplumun yaşayış şeklini, o topluma mahsus halleri ve hareketleri rahatlıkla görebiliriz, bu tarz bir içeriğe sahip romanları hem Türk edebiyatında hem de yabancı edebiyat sahalarında görmek hiç zor değildir. Peki, bundan ne anlıyoruz? Buradan anlayacağımız şey, daha doğrusu benim anladığım şey; yazarların yaşadıkları toplumdan bağımsız eser veremeyeceğidir. Yani, bir yazar, yaşadığı toplumun değişimlerine, toplumda olan gelişmelere, kısacası yaşadığı topluma karşı kayıtsız kalamaz ve bunu da eserlerine yansıtır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder