1 Mayıs 2016 Pazar

Türkülerimiz ve edebiyat

Özellikle kırsal kesimde yaşayan insanlarımız çok eski zamanlardan beri tabiri caizse almış eline sazını ve türkülerini, içlerindeki hislerini melodik bir şekilde dile getirmişler. Belki de pek çoğu okuma yazma dahi bilmeyen bu insanlar, içlerindekini yazıyla olmasa da sözle ve tabii ki sazla dile getirme yolunu seçmişler. Peki burada edebiyatın görevi nedir? Burada, edebiyatın yazı anlamıyla olmasa da sözsel anlamda görevi yadsınamaz kanaatimce. Edebiyat, bir yerde, eğer insanların içindeki gizli dünyalarını ortaya dökmek ise, bunu yazıya değil de söze dökmenin en güzel şekillerinden birini bu bahsettiğim güzel insanlar yapmışlardır ve yaptıkları şey hem sanat için hem edebiyat için çok kıymetlidir bence. Örneğin bir Aşık Veysel, yedi yaşından itibaren gözleri görmeyen bu büyük ozan, gözlerinin görmemesinin hislerini ve sazını susturamayacağını savunup sazını, sözünü yani içindekileri paylaşmış ve doğal olarak insanlar tarafından o kadar çok beğenilmiş ki ortaya koskoca Aşık Veysel Şatıroğlu ismi çıkmış, Sivas tan tüm Türkiye ye yayılmıştır. Güzel türkülerimizin edebiyatla ilişkisinin artarak sürmesi dileğiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder